KAUÇUK
Kauçuk çok önemli ve yararlı bir maddedir.
Tüm dünyada 12 milyon tonun üstünde kauçuk üretilir; bunun yaklaşık üçte biri
doğal kauçuktur. Kalanı, petrolden elde edilen kimyasal maddelerle yapılan
yapay (sentetik) kauçuktur.
Doğal kauçuk kauçukağacının (Hevea
brasiliensis) kabuğundan akan sütümsü özsudan (lateks) elde edilir. Bu ağacın
en iyi yetiştirildiği bölgeler ekvatorun çevresidir. Doğal kauçuk yetiştiren
başlıca ülkeler; Brezilya, Nijerya, Liberya, Zaire, Güney Hindistan, Sri Lanka,
Malezya, Endonezya, Tayland ve Filipinler’dir. Doğal kauçuk üretimi plantasyonların
(büyük çiftlikler) yanı sıra küçük çiftliklerde gerçekleşmektedir.
Yapay kauçuk ise, çoğu ülkede petrol arıtma
sistemlerinin yakınlarında kurulan fabrikalarda üretilir. 100’ün üzerinde
değişik yapay kauçuk türü vardır; ama bunlarda yalnızca üç türü büyük miktarda
üretilir.
Kauçuk esnek bir maddedir; gerildiğinde
kendinin birkaç katı kadar uzatılabilir yada sıkıştırıldığında biçimi
değiştirilebilir, ama serbest bırakıldığı zaman gene başlangıçtaki biçim ve
boyutlarını alır.
Güney ve Orta Amerika’da Maya uygarlığından
kalan kalıntılarda en az 900 yıllık ham kauçuk topakları bulunmuştur. Avrupa’ya
ilk bilgileri getirin Kristof Kolomb’tur. Kolomb, Haiti Yerlileri’ni “ağaç sakızı”ndan
yapılmış bir topla oyun oynarken görmüştü.
18. yüzyılda iki Fransız botanikçi, François
Fresneau ve Charles de la Condamine, uzunca bir süre Güney Amerika’da kaldılar.
Kauçukağacını ilk tanıtan 1730’da Fresneau oldu. Amerika Yerlileri kauçukağacına,
“ağlayan ağaç” anlamında cahucho diyorlardı. La Condamine, 1736’da Paris’e
kauçuk örnekleri gönderdi ve Yerliler’in kauçuktan nasıl ayakkabı, savaş
kalkanı ve şişe yaptıklarını, ayrıca bu maddeden su sızdırmaz malzeme olarak
nasıl yararlandıklarını anlattı.
19. yüzyılın ortalarına kadar kauçuk az
bulunan ve pahalı bir madde olarak kaldı. Kauçuk başlangıçta yalnızca Güney
Amerika’dan ve özellikle de Brezilya’dan sağlanabiliyordu. 1876’da Henry
Wickham, 70 bin kauçukağacı tohumu topladı; bunları Londra’nın yakınlarındaki
Kew’daki Krallık Botanik Bahçeleri’ne getirdi ve tohumların limonluklara
ekilmesini sağladı. Büyük bölümü Asya’daki özellikle Sri Lanka’daki botanik
bahçelerine gönderildi. Bu arada 11 kadar fidenin de Malezya’ya ulaştığı
sanılıyor.
1889’da Singapur’daki botanik bahçelerinin
yöneticiliğine getirilen Henry Nicholas Ridley, yeni bir lateks elde etme
yöntemi geliştirdi ve bunun üzerine kauçuk üretimi hızla artmaya başladı.
Böylece Güneydoğu Asya’daki plantasyonlardan elde edilen kauçuğun önemi, Güney
Amerika’dan gelen yabani kauçuğa göre giderek arttı. 1907’de plantasyon kauçuğu
dünyadaki toplan gereksinmenin yüzde 5’ini karşılarken 1914’e gelindiğinde bu
oran yüzde 50’nin üzerine çıkmıştı. Bütün dünya kauçuğunun ancak küçük bir miktarı
Brezilya’dan gelmektedir.
Kauçukağacının
Yetiştirilmesi
Doğada pek çok bitki kauçuk laktesi üretirse
de bunların için de en önemlisi en katışıksız ürünü veren kauçukağacıdır.
Tropik ormanlara özgü bir bitki olan ve çok çabuk büyüyen bu ağaç ortalama
15-18 metreye kadar boy atar. Kauçukağacı üretiminde ağaçlar “göz aşısı”
yöntemiyle çoğaltılır. Bunun için, seçilen anaç kauçukağacı fidanları birkaç
aylık olduklarında kabuklarının bir bölümü soyulur ya da açılır ve kauçuk
veriminin yüksek olduğu bilinen bir ağaçtan kesilen tomurcuklu bir parça, bu
bölüme yerleştirilerek sıkıca bağlanır. Tomurcuk gelişerek yeni bir gövde
verdikten sonra anaç fidanın tepesi kesilir. Böylece tomurcuğu kesilen ağacın
eş verimlilikte yeni ağaçlar elde edilir. Bu konuda ulaşılan son gelişmelerden
biri ise ağacın yaprak hastalıklarına ve rüzgara dayanıklı taç bölümüyle
yapılan aşılamadır.
Aşılanmış ağaçlar yaklaşık bir yaşındayken
fidanlıklardan asıl yerlerine aktarılır. Verimliliği 15 yaşına kadar artarak
giden her bir ağaç en çok 30 yaşına kadar ürün verir. Daha sonra ömrünü
tamamlayan bu ağaçlar sökülerek yerine yenileri dikilir.
Kauçuğun Kullanıldığı Yerler
Kauçuğun kullanılmadığı pek az sanayi dalı
vardır. Üretilen kauçuğun yüzde 60’tan çoğu, bisiklet lastiklerinden dev kazı
makinelerinin lastiklerine kadar değişen pek çok lastiğin yapımında kullanılır.
Kauçuğu geri kanmak için en yaygın uygulanan yöntem 1899’da geliştirilmiş olan
bir alkali yöntemidir. Otomobil lastiklerinde kullanılan kauçuğun bükülebilir
esnek, dayanıklı ve aşınmaya karşı dirençli olması gerekir. Ameliyat
eldivenlerinde de bükülebilir özellik önde gelir. Köprü ve binalarda titreşimi
ve gürültüyü azaltmak için kullanılan kauçuk yapı elemanlarında ise
dayanıklılık özelliği önem kazanır. Kauçuğu uzun ömürlü kılan, aşınmaya karşı
direnç özelliğidir. Tenis yada golf toplarında kauçuğun geri sıçrama
özelliğinden yararlanılır; aynı özellik, gemilerde otomobillerde kullanılan
tamponlarda da önemlidir.
Yorumlar
Yorum Gönder